Bir Hikaye…

Mesai arkada?lar?mdan birisiyle baz? konular? tart??t?k ve yorumlad?k. Onun cevab? güzel geldi 🙂 Ben alaca??m dersleri ç?kard?m ve çal??t?m. Belki sizlerde al?rs?n?z bir?eyler.

?eytanla kabristanda kar??la?t?lar. ?eytan çok ne?eliydi. Adam sordu:
“Bu ne hâl?”

“Alt?n devrimi ya??yorum.” diye cevap verdi ?eytan.

Adam anlamazl?ktan geldi: “Ne demek istiyorsun?” “Sen de pekâla biliyorsun,” dedi, “As?rlarca âhirzaman dedim durdum. ?imdi art?k mutluyum. O Asr-? Saadet’te neler çekti?imi bir ben bilirim. Hangi sahabeyi görsem dizlerimin takat? kesilirdi.

Hele Ömer, onu görünce saklanacak delik arar, yolumu de?i?tirirdim. Daha sonra da rahat yüzü gördüm say?lmaz. Sahabeler gitti, müçtehidler geldi. Her as?rda bir kutup, bir müceddid, nice alim, nice veli…

Bana rahat yüzü mü gösterdiler?. Geylânî gitti, Gazali geldi; Rabbanî gitti, Mevlâna geldi.. Selçuklunun çökü?üyle biraz
rahat edece?imi sand?m. Ne gezer. Al sana Osmanl? Ama ?imdi alt?n devrimi ya??yorum. Evet alt?n devrimi.

?eytan, daha sonra da bir nârâ atarak “Gün benim, devran benim” diye ekledi.

“Milyonlarca, milyarlarca insan? nas?l yoldan ç?kar?yorsun? Bunu hangi kuvvetle yap?yorsun?” diye sordu adam.

?eytan bir kahkaha savurdu: “ALLAH’?n onlara verdi?i kuvvetle!” “Nas?l olur!?”

“Anlatay?m,” dedi ?eytan. “?nsana tak?lan bütün âletler, duygular, verilen bütün hisler, kuvvetler hep ALLAH’?n ihsân?.
Ben o insana ALLAH’? unutturuyorum. ?çine vesvese at?yor, ne lâz?msa yap?yorum. Oyunlar tezgâhl?yor, tuzaklar kuruyorum. Sonunda bana uyarsa, ALLAH’?n bu ihsanlar?n? benim istedi?im yönde kullan?yor. ??te bütün mesele bu kadar basit.”

“Demek sen ALLAH’? biliyorsun?” diyerek hayretini belirtti adam.

?eytan ac? ac? gülerek; “Öyle lâf ediyorsun ki ?a??yorum” dedi.

“Hiç bilinmeyen bir Zât’a isyan edilir mi? Onu bilmeyen mi var? Ama kimisi Kur’an’? dinler, emirlerine uyar.
Kimisi de beni dinler, isyan yolunu tutar. Bu ayr? mesele.”

Adam, ?eytana silahlar?n? sordu. “Bunlar? ezberlemeye haf?zan yetmez,” dedi ?eytan. “En çok kulland?klar?m dünya sevgisi, benlik dâvâs?, ?ehvet, gazap, h?rs, haset, riya. Herkesin nabz?na göre ?erbet veririm.
Birine aldanmazsa, di?erini sunar?m. Kendime ba?lay?ncaya kadar pe?ini b?rakmam. Bunu ba?ard?m m? i?im kolayla??r. Art?k ben o ki?inin ard?na dü?mem. 0 beni takip eder.”

?eytan onu bir kabre götürerek “Bak” dedi. Adam bakt?. Topra??n alt? da, üstü gibi seyredilebiliyordu

?eytan, “?u var ya,” dedi, “Bil bakal?m, erkek mi, kad?n m??”

“Ne bileyim ben,” diye cevap verdi adam.

?eytan “vaktiyle” dedi, “?u kemikler bir kad?n?n, ?u ileridekine de bir delikanl?n?n bedenleri sar?l?yd?.
?kisini de rahatl?kla parma??mda oynat?yordum. Bu kâinat?, ondaki harika hadiseleri, insan?n mükemmel yarat?l???n?,
ölümü, hesap gününü, k?sacas?, her hakikat? unutturdum onlara. ?ehvetten ba?ka bir?ey dü?ünmez oldular.
Bir ömür boyu hayvan gibi ya?ad?lar. ?imdi de azap çekiyorlar.”

Mezarl?kta biraz ilerlediler. ?eytan bir ba?ka kabri gösterdi: “Bil bakay?m,” dedi, bu kemikler zengin kemi?i mi,
fakir kemi?i mi?”

“Kemiklerden bir?ey anla??lm?yor” dedi adam. Ama mezar ta??ndan bu ?ahs?n vaktiyle zengin biri oldu?u belli.

“Evet,” diye cevap verdi ?eytan. “Ben bu adam? servetiyle gururland?rd?m. Mal sevgisi gönlünde o kadar yer etti ki,
i?in birini b?rak?p di?erine ko?uyor, rüyalar?nda bile parayla u?ra??yordu. Ona rahat yüzü göstermedim.
Gayri me?ru kazançlar?n pe?inde ko?turdum. Zâlim ettim, h?rs?z ettim, ma?rur ettim… Bunlar onu mahvetmeye yetti;
?imdi ilk hesab?n? veriyor. ?u berideki de bir fakirdi. Onu da bunun mal?na haset ettirdim. Kalbine kin ve nefret
tohumlar? serptim. Bu kadarla da kalmad?m, onu ruhî bunal?mlara ittim. Sonunda kaderi tenkide kadar götürdüm.
O da bir ba?ka azap içinde. ??te bir ta?la iki ku? vurmak diye buna denir.”

Sözün buras?nda hiç alâkas? yokken yine, “?u Osmanl?lar yok mu,” diye içini çekti, ?eytan”
kendileri gittiler ama, yine de bana çok çektiriyorlar. Fakat ben de intikam?m? iyi ald?m.”

“Nas?l ald?n?’ diye sordu adam.

“Anlatay?m,” dedi. Bunu söylerken gö?sünü kabartm??, ellerini koltuklar?n?n alt?na sokmu?, ba??n? gururla dikmi?ti:

“As?rlarca dinin, îman?n ve namusun bayraktarl???n? yapt?lar. Nice plânlar?m? akîm b?rakt?lar. Nice insanlar? ALLAH’a secde ettirdiler. Fakat, ?imdi ne oldu? Onlar?n torunlar? benim pe?imdeler. Hâyâ perdelerini s?y?r?p çöpe att?m.
?imdi birbirlerinin namusuna kötü gözle bakmay? hüner say?yorlar. Bu manzara beni keyfimden ç?ld?rt?yor.
Dahas? da var. Dün Osmanl?n?n isminden deh?ete kap?lan Avrupal?, bugün memleketinize rahatl?kla giriyor.
?stedi?i gibi e?leniyor ve Meyhanelerinizde, k?zlar?n?z?n ta??d??? içkileri içiyorlar.Bu konu?malar? dinlerken adam?n
içinde bir s?k?nt? belirmi? ve ?eytan?n kendisini ümitsizli?e dü?ürmek istedi?ini anlam??t?.
Elbette daha fazla konu?turamazd?:

“Her k???n bir bahar?, her gecenin bir nehar? vard?r.” diye ba?lad? söze. “i?te ?imdi bu bahara girmek üzereyiz.
Sözünü etti?in pespaye gençli?e bedel din, vatan millet için gece gündüz çal??an ç?rp?nan, göz
ya?? döken yeni bir gençlik daha yeti?iyor. Hem de ak?l almaz bir h?zla. Bunu sen de biliyorsun.
Nitekim onlarla durmadan u?ra??yorsun. Öyle de?il mi?”

?eytan adam?n söylediklerini inkâr edemezdi. Ve yan?ndan ayr?l?rken “evet” dedi biliyorum.

Ama yine de onlarla u?ra?aca??m.” deyip, kaybolmas? bir oldu.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.